19 Ekim 2009 Pazartesi

TARSUS

Toroslardan süzülüp, Gülek’ten geçeceksin,
Tepeleri aşarak, bakacaksın dağlara,
Ovaya indiğinde, Berdan’dan içeceksin.
Bakacaksın çamlara, ekinlere, bağlara.

Bitmez yolun sonunda, Tarsus’a gireceksin,
Tarihin kucağında, güzellik göreceksin.
Zaman, zaman içinde, dünün eşsiz mirası,
Adım, adım tarihin izini süreceksin.

Şimdi yok, eskidenmiş, sağda Beydeğirmeni,
Geçersin Jüstinyen’den, bekleriz “baç” vermeni,
Molla Kerim’i hatırla, anmadan sakın geçme!
Yakalamış Fransız, vurmuş birkaç Ermeni.

Molla Kerim, Tarsus’un yiğitlerinden biri,
Kurtuluş için çıkmış, yüce dağlardan iri,
Bir gün Kamberhüyüğü yolunda yakalandı,
Vurmuş Fransızların dost itlerinden biri

Ulular, peygamberler gelmiş şehrimize,
Hatıraları onur vermiş tarihimize,
Sevgiyle analım, duadır görevimiz,
Tarsusluyum, yakışan budur şerefimize.

İşte Danyal Peygamber, hissettiğin nefesi,
Lokman ve Şit Makamı, Mencik Baba Türbesi,
Tarsus’un tarihinde, duygulara güç katar,
Duyulur ta Mekke’den, Bilal’in gürbüz sesi.

Dünden, yarından varmış bilgisi, her hususta,
Uzun ömür yaşamış, Babil yanında, Sus’ta;
Bereket peygamberi, Danyal peygamberimiz,
Nerde ölmüş, bilmeyiz; bak mezarı Tarsus’ta!

Hazine vardır diye, haydutlar heveslenmiş,
Erenlerin rüyası Danyal ile süslenmiş;
“Mezarım oynanmasın ki rahat bıraksınlar,
Üzerimden su geçsin” diye bize seslenmiş.

Kilikya’da hükmeden Ramazanoğulları,
İmar ederek şehri, binaları, yolları;
Tarsus’u kalkındırdı, zenginlik getirdiler,
Yeniden buradan geçti, ticaretin kolları.

İbrahim Bey dönemi; bin beş yüz yetmiş dokuz;
İnsan ömrü sınırlı; bugün var, yarın yokuz.
Kiliseden camiye dönüşen bina yıkık;
Bu şehir benim, ama mabedim varsa, çokuz.

./..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder